16 Ağustos 2010 Pazartesi

Firi Fıraydey


Bilen bilir, iş yerlerinin bir çoğunda, Amerikadaki şirketlerden öğrenilip benimsenilen "free friday" muhabbeti var. Yani herkes cıkarıyor takım elbiseleri, tayyörleri, topuklu ayakkabıları geçiriyor üzerine tişörtünü, kotunu geliyor işe. İşte o günde herkes gözüme bir yabancı (tanıdık) görünüyor. Ulan birbirini 4 gün boyunca tepeden tırnaga ( Yani sacının fönünden, topuğunun boyuna)kadar süzen o kadınlar (erkeklerde daha az bu, onlar daha cok karsı cınsı suzuyorlar) gidiyor; yerlerine sakin , iyi niyetli melekler doluşuyor. Anlamıyorum ki... Tamam topuklu ayakkabı, sactaki fön ne biliyim o şık etekli gömlekli takımlar insanı bir havaya sokuyor ama kişiliğini de bu kadar ikiye nasıl bölüyor be kardesim... Hayır korkuyorum yani, ilerde ben de ruhumu satıcam, topuklu giyicem; böyle mi olucam lan?! Sadece gercek yüzüm cumaları mı ortaya cıkacak??? Haftanın dört günü snob, cumaları angel :) Off korkuyorum zaten. Hergün kendime topuklu ayakkabı falan bakıyorum internetten. Ruhumu satmalı miyim ki bu lanet şeylere? Bilemiyorum :))




27 Haziran 2010 Pazar

bıt

Fringe izleyin bence. Hiç fena değil... güdoşitoyla izledik bugün biraz. o her ne kadar erimeli, göz çıkarmalı sahnelerine dayanamasa da beğendik gibi gibi...

17 Haziran 2010 Perşembe

küçük minik kardeş

insan özler annesini, babasını, kardeşlerini... ama en çok küçük kardeşini. dört aydır görmediğin o küçük kardeş kocaman sarılır boynuna ince zayıf kollarıyla. küçücük ağzıyla yüzlerce öpücük kondurur yanaklarına. sabah erkenden uyanır, gelir sokulur yanına. sıcacık nefesini hissederek uyanırsın, sarılır uyumaya devam edersin. bu kadar zaman niye gelmemişim, nasıl ayrı kalmışım diye düşünüp hayıflanırsın. o kadar sever ki seni, o küçücük kalbinde, beyninde bu kadar sevgiye nasıl yer açtığını anlayamazsın. bir de şimdiden ayrılık vaktini düşünür, kahrolursun...

1 Haziran 2010 Salı

öf

finaller bitsin bizi bitirmeden...

19 Mayıs 2010 Çarşamba

SÜTYEN :)

adım tahsin yolbeyli, 23 yaşındayım. bu yaz tatlilinde komşumuz ayfer
ablayla yaşadığım macerayı sizinle paylaşmak istiyorum... ayfer abla iki
yıl önce kocasıyla birlikte apartmanımıza taşınmıştı... ve ben, o
günden beri onun için çıldırıyordum... ayfer abla 32 yaşında 1.65
boylarında beyaz tenli enfes bir kadındı...

kocası ümran abi 39 yaşında 1.85 boyunda atletik yapılı, yanık tenli,
nefis bir adamdı... ama konumuz o değil, konumuz ayfer abla...

ayfer abla sürekli giydiği askılı bluz ve mini etekle aklımı başımdan
alıyordu. bir gün dayanamayıp kendisine açıldım...

-ayfer abla sürekli niye aynı şeyleri giyiyon?insan kokar yav...

-yıkıyoruz herhalde...

aradan günler geçti... o gün başıma geleceklerden habersiz, semtimizin
bakkalı ismet abiyle sohbet ediyordum... ismet abi 43 yaşında 1.50
boylarında buğday tenli, buğday gibi bi adamdı...oldukça atletik bi
gülümsemesi vardı... konumuz ayfer abla olduğu için onu da es
geçiyoruz...

ben bakkaldayken içeri ayfer abla girdi...üzerinde vücut hatlarını belli
eden bir tişört vardı... nereye gittiğini sorunca köpeği muffy'yi
gezmeye çıkarttığını söyledi...

muffy 1,5 yaşında, 40-45 santim boylarında enfes bir köpekti... ipek
gibi tüyleri... amaan, ayfer ablaya geçiyorum...

ayfer abla beş on dakika muffy'ye göz kulak olabilir miyim diye sordu.
hemen kabul ettim tabi... eğilip köpeğinin tasmasını takarken gözlerime
inanamadım... sütyen giymemişti!!!

aklımı kaybedecek gibi oldum... elim ayağım birbirine dolanmıştı...
sonra ayfer abla muffy'yi bırakıp gitti... o gidince hayvan
huysuzlandı... havlamaya başladı... sakinleştireyim diye kucağıma alınca
gözlerime inanamadım... sütyen giymemişti!!!

hemen ismet abiyi kontrol ettim. o da sütyen giymemişti!!! peki kimdi bu
sütyeni giyen?!... tanrım yoksa...

aman allahım ben giymiştim! hem de annemin sütyenini giymiştim!
hatırlıyorum annem bu sütyeni tuhafiyeci erhan'dan almıştı...


tuhafiyeci erhan 1.75 boylarında, kumral... lan ben bu sütyeni nasıl
giydim lan?!.

hemen sütyeni çıkarıp muffy'ye taktım. muffy çıkarıp, ismet abiye
attı... ismet abi de dolgun kalçalarını sergileyerek sütyeni tezgahın
altına sakladı...

o esnada ayfer abla içeri girdi!.. üzerinde vücut hatlarını gösteren bi
gömlek vardı... hani tişört vardı, gömleği ne zaman giydin diye
sorduk... tuhafiyeci erhan'a uğradım ondan aldım dedi...

tuhafiyeci erhan 1.75 boylarında, kumral. bi dakka noluyo lan orda? vay
şerefsizler!!

-git lan! git!..

işte böyle.. artık muffy, ben ve ismet abi her gün buluşup
sevişiyoruz...hayat bizim için çok daha renkli oldu. öyle değil mi ismet
abi?

-harbiden dolgun mu lan kalçalarım

NOT: Ben yazmadım, feysbukta bir arkadaşım paylaşmış, çok hoşuma gitti :)

A.Q.

Sinirliyim, sinirlisin, sinirli, sinirliyiz, sinirlisiniz, sinirliler....
Mercimeeeeekkkk....
Bitti...

9 Mayıs 2010 Pazar

......................


Sinir krizinin göbeğindeki kadınlar olduk... Cok fena olduk ne bicim de olduk... Sinir krizinin göbeğindeki kadınlar olarak, sinir krizinin göbeğindeki kadınlar olmanın sıkıntılarını; göbeğe yaklaşmakta olan, göbeğin kıyısında köşesinde kalan ve "ne göbeği lan bu!" diyenlere anlatmak gerek! Göbek deyip geçme, sinir krizinin göbeği bu, başka göbeklere benzemez diyek! Kessen kesilmez diye de belirtek mesla.
NOT: Eski bi sapıtmacadır...


3 Mayıs 2010 Pazartesi

:S


Sen olmayınca hayat çok sıkıcı...

2 Nisan 2010 Cuma

Alles aus Liebe...

O hep konuşsun benimle, hep derdini anlatsın, derdi olmasın da aslında hayattan konuşalım uzun uzun. Bi sigara yaksın, şekersiz çayından bi yudum alsın ve huzur dolu yüzüyle bana baksın.

O hep uğrasın yanıma, kahve muhabbetimiz olsun bol gülüşmeli, mutlu. Hiçbir şey bulamazsak yapacak; o ayıp şeyler söylesin, gülüşlerimiz olsun.

O hep yemek yesin ben hep onu izleyeyim. Bi de döne döne dans etsin, figürlerine beni hayran bıraksın. Heyecanlı heyecanlı bir şeyler anlatsın.

O hep "arkadaaaşlaaarr!!!" diye küçük bi isyan etsin, gelsin öpsün ben de karşılık vereyim. Her kandırdığımda masumca inansın.

Ben hep onlarla olayım, sadece onlar değil yanlarında getirdikleriyle de, gelecekte getirecekleriyle de...

26 Mart 2010 Cuma

çan çara çaaan çan çan çan çan çara çaaaann :)

Sonunda ben de blog açtım. Yazarım ki ben bişeyler dedim... Sıkıcı derslerimden yakınırım, murtiyi şikayet eder rahatlarım dedim. Sevindirik olduğum şeyleri de anlatırım belki. Ama kesin daha çok şikayet ederim. Herkesten herşeyden...